AKAİD USULÜ
ZARURATI DİNİYYE
"Ehl-i sünnet âlimlerine göre bir esasın iman esası olabilmesi için Kur'ân veya mütevâtir sünnetle sabit olması gerekir. Buna göre meşhur veya âhad haberler kesin bilgi vermedikleri için inanç konusunda delil olarak alınmazlar.Zarûrât-ı diniyye yalnız sahih iman esaslarından ibaret de değildir. Bunun dışında kesin olarak sabit bulunan bir takım emirler, yasaklar ve uyulması istenen esaslar da bu kapsama girer.
İmam Rabbânî (ö.1034/1625) herbirine ayrı ayrı imanın farz olduğunu bildirdiği zarûrat-ı diniyye'yi şu sınıflara ayrılır:
1- Allah'ın varlığına, birliğine; indirilen kitap ve sahifelerin hak olduğuna, peygamberlere, meleklere iman, âhirete, herkesin kabrinden kalkıp mahşer yerinde toplanacağına, cennet veya cehennemde mükâfat ve azabın ebediliğine, bütün gök ve yerlerin düzeninin bozulup kıyametin konacağına iman etmek.
2- Beş vakit namazın, zekâtın, ramazan orucunun ve imkân olunca hacca gitmenin farz olduğuna inanmak.
3- Şarap içmenin, haksız yere birini öldürmenin, ana-babaya itaatsızlık etmenin zinanın, yetim malı ve faiz yemenin ve buna benzer kesin nass'larla sabit olan yasakların haram olduğuna inanmak (Rabbânî, el-Mektûbât, İstanbul 1963, III, 22).
İşte yukarıda belirtilen ve kesin delillerle sâbit olan esas ve prensiplerden herhangi birisini inkâr etmek kişiyi dinden çıkarır (bk.el-Fetâvâ'l-Hindiye, Bûlak 1310 H. II, 265). Bu konuda şüphe de inkâr olarak kabul edilmiştir."
ALINTIDIR